top of page

Frida Kahlo Yaşıyor!!!

Güncelleme tarihi: 8 Tem

Frida Kahlo'ya La Frida romanıyla aynadan bakan Emine Ebru.
Frida Kahlo'ya La Frida romanıyla aynadan bakan Emine Ebru.

La Frida: Acının İçinden Doğan Güzelliğe Yolculuk

Bugün Frida’nın doğum günü. 6 Temmuz. Ve Frida hâlâ yaşıyor.

Kâh acının en derin çığlığı, kâh aşkın en çırılçıplak haliyle... Kendine meydan okuyan kaşlarıyla, toprağın sesini taşıyan gözleriyle, devrimci gövdesiyle, çiçekli saçlarıyla ve ayakta kalan gururuyla hâlâ bizimle.

O sadece bir ressam değildi. Bir devrimciydi. Bir kadın, bir eş, bir âşık, bir dost, bir yara, bir maske ve hepsinden öte: kendi bedeninin taşıyıcısıydı. Frida Kahlo’yu sevmek, sadece fırçasının izini sürmek değildir; acının içinden geçen bir kadının gücünü, inadını ve yaşama tutunma biçimini anlamaya çalışmaktır.

Ve şimdi, Emine Ebru’nun yazdığı La Frida romanı tam da bunu yapıyor.


ree

Bir Roman Değil, Bir Ayna: La Frida

Emine Ebru, Frida’yı bir kahraman olarak değil, bir insan olarak anlatıyor. Frida’nın yattığı yataktan kalkamadan çizdiği resimleri, acılarını sırtında taşıdığı korselerle boyadığı tuvallerini, Diego Rivera’ya duyduğu nehir gibi akan aşkı, o aşkın kirli sularına rağmen yeniden yeniden yüzmeye çalışmasını...

Frida, aşk için kendinden vazgeçmedi. Ama kendini de bırakmadı. Onu anlatan her satırda, kadının içindeki yangını hissettik. Ebru’nun kalemiyle, Frida'nın “Bir kadın, bir resimdir” diyen sessiz haykırışı ete kemiğe büründü.

La Frida sıradan bir biyografi değil. Romanın her satırı, Frida’nın tablosu gibi: canlı, kanlı, çarpıcı ve sarsıcı. Acıyla yoğrulmuş, renkle yıkanmış, tutkuyla silinmiş.


Frida Kahlo Neden Bugün Bu Kadar Önemli?

Çünkü Frida, kadınlığını saklamadan, bastırmadan, eğip bükmeden yaşadı. Saklamadı yüzünü; kaşlarını bile tıraşlamadı. Ne aşkını sakladı ne de acısını. Kürtajlarını, düşüklerini, cinselliğini, yalnızlığını, ihanetlerini ve devrimci ruhunu resmetti.

Hayatına giren erkekleri —ve kadınları— cesurca sevebildi. Kendiyle barış içinde değildi belki ama kendinden de kaçmadı. Ve bu dürüstlük, onu ikon yaptı.

Bugün feministler onu bayrak yapıyor. Sanatçılar onu ilham belleği bellemiş. Popüler kültür onu tişörtlere bastı ama içini boşaltamadı. Çünkü Frida'nın içi boşaltılamayacak kadar dolu: acıyla, tutkuyla, özgürlükle.


La Frida’yı Okumak Neden Bir Zorunluluk?

Çünkü La Frida, bize bugünün kadınlarını, âşıklarını, yalnızlarını, mücadele edenlerini daha iyi anlamamızı sağlıyor. Kadınlar için yazılmış değil sadece, erkekler için de. Frida’nın Diego’ya yazdığı bir mektupta dediği gibi:


“Hiçbir şey ellerinle kıyaslanamaz, hiçbir şey gözlerinin altın-yeşili gibi değil...”


Bu cümleyle hem Frida’nın aşkını anlıyorsun hem de onun dilinin nasıl içe işlediğini.

Emine Ebru, Frida’nın mektuplarını, resimlerini, günlüklerini, bedenini ve ruhunu romanına işlemiş. Onun yürümediği sokak kalmamış, içine düşmediği kelime yok. Acısını estetize etmeden, yaşadığı gibi, yaşattığı gibi anlatmış. Kırmızı rujla değil, kanla yazılmış bir metin bu.


Doğum Gününde Frida’ya En Güzel Hediye

Bugün, 6 Temmuz. Frida'nın doğduğu gün. Ona bir çiçek bırakmak isterseniz, bu kitapla bırakın. Sayfalar arasında yürüsün. Acısına gülümseyişini, gözyaşlarına kurumuş tuvalini, saçlarındaki çiçekleri bu romanda yeniden görsün.

Ve bizler de, her seferinde biraz daha büyüyelim onunla. Çünkü Frida’nın hayatı, bize tek bir şeyi söylüyor:

Acı, seni tanımlamasın. Ama seni dönüştürsün.




La Frida
Satın Al

Emine Ebru Edebiyat Seti
Satın Al

 
 
 

Yorumlar


bottom of page