CHARLES BAUDELAIRE'in Üçüncü Yüzyılı
- Kafekültür Yayıncılık
- 7 gün önce
- 2 dakikada okunur

Kötülüğün Çiçekleri Paris’te Hâlâ Açıyor
Charles Baudelaire’in 203. doğum gününde modern şiirin isyankâr meleğine bir selam
Paris, 9 Nisan 2025 –Bugün, Rue Hautefeuille’in gölgeli taşlarında yürürken Baudelaire’in ayak seslerini duymak hâlâ mümkün. 9 Nisan 1821’de, burjuva bir babanın ve katı bir üvey annenin oğlu olarak doğan Charles-Pierre Baudelaire, Fransız şiirinin damarlarını değiştiren o sarsıcı ritmiyle 203 yaşında.Ve o yaş, bir yorgunluk değil —gözlerini hâlâ üzerimize diken, yargılayan, ama aynı zamanda bizimle içip ağlayan bir şairin zamansızlığıdır.
Baudelaire: Bir lanet, bir lirik mahkûmiyet
Baudelaire’in adıyla birlikte artık neredeyse otomatik şekilde anılan bir tabir var: Poète maudit, yani “lanetli şair.” Onun yaşamı da bir lanetin yankısıydı: Babasının erken ölümü, annesinin soğukluğu, gençliğinde içine düştüğü sefahat ve yoksulluk, yayıneviyle, sansürle, kamuoyuyla girdiği yıpratıcı savaşlar…Fakat Baudelaire, bu laneti bir şiir biçimine çevirdi. Acının her kıymığı onun için bir metafordu. Çünkü onun amacı iyileşmek değil, acıyı estetik bir objeye dönüştürmekti.
Paris: Kutsal Çürümenin Sahnesi
Baudelaire’in Paris’i, ışıl ışıl bir başkent değil; terleyen duvarları, gri gökyüzü, pis kanal sularıyla solgun bir şehir bedenidir.Onun şiirlerinde Paris, bir sevgili değil, bir hastadır.O hastanın damarlarında dolaşanları, kalabalığın içinde yürüyen o “flanör” gözleriyle gözlemler.
Bugün bile Seine Nehri boyunca yürürken, onun dizeleri kulağınıza fısıldanabilir:“Kalabalık yalnızlığım, senin göğsünde ağlıyorum...”Çünkü Baudelaire için şehir, bir coğrafya değil, bir duygudur —parçalı, düşmüş, ama büyüleyici bir duygu.

Kötülük Çiçekleri: Estetiğin yasaklı meyvesi
1857’de yayımlanan Les Fleurs du Mal (Kötülük Çiçekleri), modern şiirin en büyük kopuşlarından biriydi. Aşk, sefahat, ölüm, şeytan, hastalık, delilik gibi temalar, Baudelaire’in kaleminde neredeyse kutsal bir zarafetle boy gösterdi.Bu zarafetin bedeli ağırdı: Şiirleri ahlaka aykırı bulunarak sansürlendi.Altı şiiri yasaklandı. Baudelaire para cezasına çarptırıldı.Ama tarih, bu cezayı bir onur madalyasına çevirdi. Çünkü yasaklanan her kelimesi, bugün daha çok yankılanıyor.
Ve en acıklısı: O, kitabının “Kötülük Çiçekleri” adını taşımasını istedi çünkü kötülüğün bile estetik bir biçimi olabileceğine inandı.Bu bir savunma değil, bir itiraftı.
Bir modern çağ peygamberi
Baudelaire yalnızca Fransız şiirinin değil, modern insanın da aynasıydı.T.S. Eliot’tan Walter Benjamin’e, Jean Genet’ten Georges Bataille’e, Oktay Rifat’tan Cemal Süreya’ya dek uzanan edebi yankılar, Baudelaire’in sarsıcı dokunuşları olmadan asla var olamazdı.Modernitenin yalnızlaştırdığı bireyi ilk hisseden oydu.Hızla akan şehirde, bir bakışın, bir kokunun, bir yürüyüşün anlamını yazıya dökebilen ilk gözdü.
Benjamin’in dediği gibi:
“Baudelaire, modern olanın içindeki en kırılgan olanı —şimdiyi— bir tapınağa dönüştürdü.”
203. Doğum Gününde Bir Sonsuzluk
Charles Baudelaire’in 203. doğum gününü anmak, sadece bir edebiyatçıyı yâd etmek değildir.Bu, şiirin kendisine yöneltilmiş bir iç bakış, estetiğe duyulan sadakatin bir ifadesidir.Bugün, Paris’te bir taş bankta otururken, sayfaları çevrilmiş bir Fleurs du Mal varsa elinizde —siz de o lanetin bir parçası olmuşsunuzdur.Ve korkmayın, çünkü bu lanet kutsaldır. Güzel, hep biraz kederlidir.
KAFEKÜLTÜR
Comments