top of page

Hüseyin T. Savali: "Romanın yazıldığını değil, yapıldığını düşünüyorum."

Güncelleme tarihi: 11 Mar




 

Okurlarınız için kendinizden söz edebilir misiniz Hüseyin Bey?

 

Emekli ilkokul öğretmeniyim. 1964'te Harput Kalesinin bulunduğu şehirde doğdum. Çocukken sokaklarda kağıt, demir, bakır, plastik, yanmamış kömür toplayıp satarak, Tommiks, Teksas, Zagor, Tarkan, Kara Murat kiralar okurdum. (...)

Yazmaya şiirle başladım. Halk şiirini okurken koşmalar, maniler yazdım ama kaybettim.

Divan şiirini okurken gazeller yazdım. İkinci yeni şairlerini beğendim. Turgut Uyar, Cemal Süreya, Ece Ayhan, İlhan Berk, Edip Cansever...

Şiiri bırakınca her edebi türü deneyerek tanımaya çalıştım. Babamdan mesel, arkadaşlardan fıkra derledim. Kısacık öyküler / kesitler yazdım, denemeler denedim. Romana yöneldim.

Yazdıklarımın tümünün yan yana durabileceği bir tür olarak düşündüm romanı. Şiir yazarken şiir dergileri okurdum. Roman okurken ise yalnızca romanın kendisine baktım. Romanın dikiş yerlerini kendim bulmaya çalıştım. Romanın yazıldığını değil, yapıldığını düşünüyorum.

Sokakta yürürken bile durup not alırım. Eve dönünce bu notları geliştirmeye çalışırım.

Önce yazarım. Yazma bitince yazıyı düzenlerim. Kelimelerin, cümlelerin, paragrafların yerini değiştiririm. Ekleme çıkarma yaparım. Her yazının bir çekirdeği var galiba. Bu çekirdeğin görünür olabilmesi için yazıyı elemeye, bazı kısımları yırtıp atmaya çalışırım.

Yazmak işçiliktir. Önce yazılır, sonra işçilikle işlenir. Tamamlanınca yazdığıma yabancılaşmak için demlenmeye bırakırım. Bir süre sonra yazdıklarımı yeniden okurum bir yabancı gibi. Başkasının yazısıymış gibi değerlendiririm. Beni şaşırtmıyorsa, etkilemiyorsa yırtar atarım. Önce beni etkilemelidir kendi yazdıklarım. Önce beni şaşırtmalıdır.

Kendimi eğlendirmek, kandırmak, değiştirmek için yazıyorum.

Oyalanmak için, katlanabilmek için yazıyorum.

Okurlar ya da başkaları yayın aşamasında gündeme gelir.

Yazmak keyifli.

Buluş, yaratıcılık, arayış, serüven, merak eşliğinde süren bir uğraş.

 

İlk kitaplarınız nelerdi ne zaman yayımlandı tepkiler değerlendirmeler nasıldı?

 

Umudun Kuluçkası (1999), Aşısız Kırmız (2006).

İkisi de şiirdi.

Beğenenler oldu, beğenmeyenler oldu.

Okurun beklentisi, şiirle-edebiyatla ilişki biçimi-düzeyi etkiliydi.

Yazdıklarımı başkalarına gösterme süreciydi.

Benim için dönüm noktasıydı.

 

SÜREÇ DENEMELERİ Türk edebiyatı için özgün bir yapıt. Serüveni hakkında neler söyleyebilirsiniz?

 

Roman, edebi türlerin içiçeliği için büyük bir imkan.

Roman için hazırlık çalışmaları yaparken ortaya çıktı bu dosya.

Başlarken süreç denemeleri adını vermiştim.

Her konuda yazabilmek için başlamıştım.

 

Deneme türünün, felsefe yapmak isteyen edebiyatçılar için biçilmiş kaftan olduğu söylenir, katılır mısınız? Felsefe ile ilişkileriniz nasıldır?

 

Evet, katılıyorum.

Felsefe, deneme türüyle yapılabilir gibi gelir bana.

Deneme türündeki yazılar bir araştırma yazısı değil.

Öznelliği, şiirselliği, aykırılığı, arayışı barındıran bir tür.

Merakı, saçmalamayı barındıran bir tür gibi gelir.

Bu nedenle değerli buluyorum.

Deneme tadı alabildiğim şiir-öykü-romanları beğeniyorum.

Yazmak bir yönüyle kendiliğinden felsefe yapmaktır.

Öğretmenlik yaparken ders konularını pekiştirmek, çıkardığımız sınıf dergilerine hazırlık amacıyla çocuklarla felsefe denemeleri yaptık.

Yetişkinler zaten her şeyi bildiği ( ! ) için çocuklarla denedim.

Çocuklar gibi ilk kez bakmayı ya da yeniden bakma gücünü gerektiren bir çaba.

 

Son olarak sırada hangi kitaplarınız, çalışmalarınız var?

 

Hazır iki roman dosyası, fıkra-mesel dosyası, ilkokuma-yazma hece kitabı, şiirler, gazeller, maniler (kayıp), roman için hazırlık çalışmaları yaparken ortaya çıkan başka dosyalar bulunuyor.






21 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page