top of page

Sanatın İzinde, Yaşamın Derinliklerinde: Raşel Rakella Asal’la Düşünsel Bir Yolculuk

Sanat, bazen bir duvarın köşesine asılmış bir resimle, bazen bir romanın cümleleriyle, bazen de modaya yansımış bir renk tercihinde belirir; ama her seferinde hayatla iç içe, insanla yan yanadır. Raşel Rakella Asal’ın Yaşamdan Sanata adlı kitabı, tam da bu bütünlüğü kavramamıza aracılık eden bir yol haritası sunuyor. 2001 ile 2024 yılları arasında kaleme alınmış yazılardan oluşan bu kitap, sanatın bireysel ve toplumsal katmanlarını eş zamanlı olarak düşünmeye davet ediyor.

Elinizdeki metin, YouTuber Begüm Çakır’ın ilgili video konuşmasının çözümlenmiş ve sadeleştirilmiş hâlidir. Çakır’ın samimi üslubuyla aktardığı gözlemler, kitabın sunduğu kavramsal zenginliği daha geniş bir okur kitlesiyle buluşturmayı amaçlıyor.

Selamlar. Bugün hem sanatseverlerin hem de edebiyat okurlarının ilgisini çekeceğine inandığım bir kitap hakkında konuşmak istiyorum sizinle. Raşel Rakella Asal'ın "Yaşamdan Sanata" adlı kitabı. Yazar, sanat eleştirmeni ve rehber. Ve bu kitabın içinde yazarın 2001 ve 2024 yılları arasında çeşitli basılı ve dijital platformlarda yayınlanan yazılarının derlemesini buluyoruz. Yani yaklaşık 25 yıllık bir tecrübe, birikim aktarılıyor bu kitapta bize.


Yazılar arasında sergi eleştirileri, katalog yazıları, moda, sanat, sanatçılar, güncel sanat, popüler kültürün sanatla ilişkisi gibi gerçekten çok kapsamlı bir yelpazede yazarın tecrübeleri ve bakış açısı bize aktarılıyor. Yazar, sanatla iç içe geçirdiği bu uzun zaman dilimi boyunca edindiği gözlemleri, düşünce ve estetik yaklaşımlarını hem sanat tarihi bağlamında hem de günümüzün sanat ortamı, yani popüler kültür bağlamında bizlere sunuyor. Bu yazılar "Mod", "Sanat" ve "Sanatçılar" adlı üç ana bölüm halinde okura sunulmuş ve sanatın toplumla ilişkisine dair pek çok şey paylaşılıyor.


Öne çıkan şey şuydu aslında: Sanat ve edebiyat, toplumların hem aynası hem de dönüştürücü gücüdür. Bu bakış açısı yazılara rehberlik ediyor diyebiliriz. Genel bir değerlendirme yapacak olursak; sanatın toplumla ilişkisine baktığımızda, yazarın yazılarında sanatın her birimizin hayatında kişisel bir tecrübe olarak varlığını sürdürdüğünü görüyoruz. Kullandığımız bir aksesuar, duvarımızdaki bir tablo, modayla çok yakından ilgiliysek o dönemde kullandığımız bir renk... Aslında bireysel olarak sanatı bu şekilde tecrübe etmiş oluyoruz.


Fakat toplumların sanata bakış açısı diye de bir gerçek var. Bazı toplumlar sanatın bazı alanlarında daha başarılıdır, diyor. Çünkü sanat dediğimiz şey gelenekten, tarihten, kültürden, coğrafyadan çok da bağımsız bir şey değildir. Ve bunları okumak bana çok iyi geldi.


Moda bölümünde örneğin, yazar sanatın modayla olan ilişkisini inceliyor ve "sanatla modanın flörtü" diyor. Ve bunu yalnızca günümüzün trendleri üzerinden yapmıyor; tarihsel bir çizgide ele alıyor. Aynı zamanda dünyaca ünlü isimler üzerinden de yapıyor. Ben daha çok tarihle, politikayla ve sosyolojiyle ilgilendiğim için bugüne kadar moda konusunu hep kapitalizm üzerinden okudum. Fakat yazar bu noktada bambaşka bir açıdan konuyu ele almamı sağladı. Çünkü yazar, modanın bir tüketim nesnesi değil, kültürel bir ifade biçimi de olduğunu söylüyor. Aynı zamanda bugüne ait estetik tercihlerin dışa vurumu...



Yani bir tüketim kültürü olarak değil, daha geniş bir yelpazede sunuyor. Antik Mısır'dan Orta Çağ'a, Anadolu uygarlıklarından Roma'ya uzanan bir tarih çizgisinde örneğin takı geleneğini inceliyor. Bugün yapılan arkeolojik kazılarda bulunan takılarla estetik kavramlara ilişkin bir şeyler kafamızda şekilleniyor. Ama o dönemin toplum yapısını, inançlarını, yaşam biçimini, kültürünü, dini inançlarını ve hatta hiyerarşisini de okuyabileceğimizi söylüyor. Dolayısıyla böyle bakmak, yani bir kazıdan çıkan bir takıyla sadece bir çağın yüzeyini değil, o çağın ruhunu da görebileceğimizi söylüyor. Bugünün popüler kültürü için de aynı şeyin geçerli olduğunu aktarıyor.


Bu gündelik tarihin izini sürmek açısından ve içinde bulunduğumuz çağı anlamak açısından çok zihin açıcı bir bakış açısı kazandırdı bana. Bu anlamda çok yararlandığımı söyleyebilirim.

İkinci bölüm olan "Sanat" ise gerçekten hiç daha önce düşünmediğim şeyleri düşünmemi sağladı. Örneğin, sanatçıların kendi yaşamlarını sanatlarına malzeme yapmış olabileceklerini söylüyor. Bu ne demek? Sanatçı bir eser ortaya çıkarırken kendi yaşamını malzeme olarak kullanır. Hayatından bazı unsurları, otobiyografik özellikleri aktarır. Bu özellikle edebiyatta sıkça karşımıza çıkar. Ve bu, o eserin derinleşmesini ve izleyiciye ya da okuyucuya daha çok nüfuz etmesini sağlar. Sanatçı travmalarını, gündelik deneyimlerini ve hatta aile geçmişini yansıtabilir. Bu da izleyici tarafından samimiyetle karşılanır ve bir tecrübe sunar.

Fakat sanat eserini üreten kişi için de bir yüzleşme alanına dönüşebilir, diyor. Bunlar benim için çok yeni şeylerdi. Bu anlamda da benim için çok öğretici oldu. Çünkü yazar şöyle söylüyor: Sanatçı böyle bir yöntem tercih ettiğinde, ortaya çıkan eser hem bireyin hem de toplumun hafızası haline gelir. Çok hoş değil mi?


Bir de sanat eserlerinde "hazır nesne" kullanımı konusu vardı. Bu kısım da çok ilgi çekiciydi. Örneğin, gündelik yaşamda kullandığımız nesnelerin bir sanat eserine dönüştürülmesi. Bu, açıkçası benim çok mesafeli olduğum bir sanat yapma biçimi. Bir pisuarın sanat eseri olması örneğin. Fakat Raşel Hanım bunun neden yapıldığını ve ne ifade ettiğini öyle iyi anlatmış ki... Okuduğumda hâlâ mesafeli olmaya devam ettim ama en azından artık biliyorum ve anlıyorum. Hazır nesnelerin sanatta kullanılmasıyla, sanatın bağlamına yeni bir boyut kazandırıldığını, o nesnenin artık sessiz ve cansız değil; anlam taşıyan, sorgulamaya sevk eden bir unsur haline geldiğini söylüyor. Yani nesne, bir deneyim aracına dönüşüyor. Onu izleyen kişi de bu sayede düşünmeye sevk ediliyor.


Dediğim gibi, bu benim için mesafeli bir alan ama bunları bilmek yine de yararlı oldu. Kitapta yer alan son bölüm ise "Sanatçılar" bölümüdür ve kitabın yarısından fazlası bu bölüme ayrılmış. Bu bölümde çoğunluğu Türk olmak üzere çeşitli coğrafyalardan sanatçılara yer verilmiş. Sanatçıların eserlerine, sanat yapma biçimlerine, varlıklarına ve bıraktıkları izlere yakından bakıyor yazar. Bu bölümde 19, 20 ve 21. yüzyıl sanatçılarına yer verilmiş. Dolayısıyla geçmişten bugüne bir bakış açısı kazandırıyor.


Soyut sanat, klasik sanat, çağdaş sanat gibi pek çok alanda fikir sahibi olmanızı sağlayacak bir bölüm. Bu bölümü okurken şunu düşündüm: Edebiyat da bana hep bunu düşündürür. Sanat tekil bir başlık olsa da, sanatçılar hem birlikte hem de bağımsız üretim yaparlar. Birbirlerinden beslenirler ama özgünlüklerini de korurlar. Dolayısıyla bu kültürel çeşitlilik aslında sanatın zenginliğidir.


Bir yandan da şunu düşündüm: Bu sadece bu kitap için geçerli değil. Bu çok hoş bir derlemeydi. Ufuk açıcı sanat yazıları vardı bu kitapta. Fakat sanat, mitoloji, tarih, edebiyat gibi alanlarda yazılmış tüm bu yazılar farklı zamanlarda, farklı şehirlerde, farklı kişisel deneyimlerle kaleme alınmış. Bu da büyük bir zenginlik. Bir ömrün birikimi. Bu tür yazıların okurlarla buluşmasına çok seviniyorum.


Sanat eleştirisi yazarın uzmanlık alanı. Benim ise zayıf olduğum bir alan. Fakat yazarın çok sade bir dili var. Dolayısıyla konu hakkında bilgi sahibi olsanız da olmasanız da keyif alacağınızı düşünüyorum. Eğer sanata ilgiliyseniz bilginiz ve ilginiz derinleşecektir. Eğer sanatla ilgileniyor ama fazla bilginiz yoksa, bu kitap size çok şey öğretecek.


Şunu çok yaşarız: Bir konuda bir uzmanı dinleriz; tarihçiyi ya da ekonomi uzmanını... Bir şeyler anlatıyordur. Anlıyor gibi görünürüz ama aslında o bilgiler bize geçmiyordur. Çünkü profesyonel bir dil kullanıyordur. Bu kitap öyle değil. Size bilgi verecek ama bunu yukarıdan, her dakika uzman olduğunu hissettiren bir şekilde yapmayacak. Daha yalın ve öğretici bir biçimde sunacak. Herkes için, hem edebiyatseverler hem de sanatseverler için öğretici ve merak uyandırıcı bir kitap olduğunu düşünüyorum.


Umarım anlattıklarım ilginizi çekmiştir. Umarım bu kitabı bir an evvel okur ve benimle düşüncelerinizi paylaşırsınız. Zaman ayırıp dinlediğiniz için teşekkür ederim. Sonraki videolarda görüşmek üzere.








 
 
 

Comments


bottom of page