top of page
Yazarın fotoğrafıKafekültür Yayıncılık

Kırgızistan: Kaz Dağı Bilgesi'nin Tarihi Gezileri 2

SİNAN KAHYAOĞLU


Geçen yıl, yine Ümit Şıracı Bey'in düzenlediği Moğolistan gezisine katılmıştım. Gezi dönüşünde, gezi izlenimlerimi gezi arkadaşım Necmi Alagaş’ın çektiği ve kendi çektiğim fotoğraflarla yayınlamıştım. Bu yıl ise yine Ümit Bey'in düzenlediği Kırgızistan gezisine katıldım. Ümit Bey, Kırgızistan’a iki gezi düzenlemişti. Birinci grup kuzey Kırgızistan’ı, ikinci grup ise güney Kırgızistan’ı dolaşacaktı. Birinci gezi sona erdiğinde, geziye katılanlar Bişkek’ten yolcu edildikten sonra ikinci grubun gezisi başlayacaktı. Birinci gruptan olup ikinci grubun gezisine katılmak isteyen arkadaşlarımız ise gezilerine devam edeceklerdi. İkinci grubun gezisi, 12-22 Temmuz 2024 tarihleri arasındaydı. Gezi, Fergana Vadisi'nde bulunan Oş kentinden başlayıp Bişkek’te sona erecekti.


28-29 Nisan 2018 tarihinde Bişkek’te Türkiye-Kırgızistan Manas Üniversitesi’nin düzenlediği “Uluslararası Orta Asya Sempozyumu”na katılmıştım. İlk defa Hazar Denizi'nin ötesine geçecektim. Bişkek’te Manas Havaalanı'nda üniversite görevlileri bizi karşıladı ve otelime geçtim. Üniversitenin yanındaki otelde kaldım. Sempozyum sonunda bizi dolaştırdılar. Önce Bişkek’in yakınında bulunan Atabeyt’e gittik. Atabeyt “ata evi” demektir. Burada, 1930’lu yıllarda Stalin tarafından öldürülen Kırgızların toplu mezarları vardı. Onlar anısına bir anıt yapılmış. Ayrıca burada ünlü Kırgız yazar Cengiz Aytmatov’un da mezarı vardı. Mezarını ziyaret ettik. Atabeyt’te ayrıca öldürülen Kırgızlar için bir müze yapılmıştı. Onu da ziyaret ettik. Sonra Karahanlıların başkenti Balasagun’a gitmek için yola çıktık. Bişkek’ten sonra Kant kentine, ardından Tokmok kentine varıp oradan Çu Vadisi’ne girdik. Çu Nehri, kaynaklarını Tanrı Dağları’ndan alan ve Kazak bozkırlarında kaybolan bir akarsudur. Aynı zamanda Kazakistan ile Kırgızistan’ın sınırını çizer. Nisan ayında olduğumuzdan dolayı nehir gür akıyordu. Sınır boylarında asker görmedik. Bu yol aynı zamanda Issık Gölü ile Narin kentine giden ana yoldu. Biz Tokmok’tan sonra ayrıldık ve Balasagun’a vardık. Balasagun, 1940 yılında İslamiyet’i devlet dini olarak kabul eden Karahanlı Türklerinin kurduğu Karahanlı Devleti’nin başkentiydi. Balasagun’da tek tarihi eser Buruna Kulesi idi. Bazı söylencelere göre bir cami minaresi, bazı söylencelere göre bir gözetleme kulesi idi. Kulenin üstüne çıkıp etrafı seyrettik. Kulenin yakınında eski bir mezarlık vardı. Mezarlıkta Kırgız mezar taşları sergileniyordu. Burayı dolaştık. Tüm Asya’da, Türk yurtlarında ve Anadolu’da görülen tipik Türk mezar taşları ile aynıydı. Bu mezar taşlarında kabartma olarak işlenmiş, başlıklı, pala bıyıklı, sağ elinde bade (kutsal kadeh) ve sol eli kemerinde bir insan başı bulunuyordu. Bu tür mezar taşları her yerde karşımıza çıkmaktadır. Bu mezar taşları, İslamiyet’ten önce Köktengri inancı döneminde yapılmış taşlardır. Kutsal içkinin bulunduğu kadeh, dönüşümü simgeler; yani zamanı. Malum, alkol insanı sarhoş ederek dönüştürür. İslamiyet’in kabul edildiği döneme ait mezar taşlarında ise Arapça yazılar bulunuyordu. Kadehli mezar taşları bu dönemde yok olmuştur. Bişkek’e döndükten sonra, ertesi gün uçakla İstanbul’a döndüm. Türkistan hakkında bazı bilgiler edinmiştim. Bişkek’te ve kırsalda bol miktarda "bozüy" denilen yurtlar gördüm. Hatta sempozyumun final yemeğini bir bozüy içinde verdiler. Üniversitedeki yemekte de Nobel ödüllü Türk bilim insanı Aziz Sancar yemeğe katılarak bir konuşma yaptı. Tüm katılımcılar bu durumdan oldukça mutlu oldu.


İkinci ziyaretim, 19-21 Eylül 2018 tarihlerinde, Manas Üniversitesi’nin düzenlediği “1. Uluslararası Türk Dünyası Felsefe Sempozyumu”’na katılmak için oldu. Bu, ikinci gidişim olacaktı. Yine K Otel'den yer ayırttım ve Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan Bişkek’e uçtum. Yine havalimanında üniversite görevlileri beni karşıladılar ve otelime yerleştirdiler. Bu sefer tam iki günüm boştu. Üniversitede görevli Kırgız bir akademisyenden yardım isteyerek dolaşmak istediğimi belirttim. Kırgız akademisyen, iki Kırgız öğrenciyi görevlendirdi. Birisi delikanlı olup adı Ulan, diğeri kız olup adı Gulline (Güllü), beni arabalarına alıp dolaştırmaya çıktılar. Önce Bişkek’in en merkez meydanı olan Alatov Meydanı’na gittik. Meydan son derece genişti. Meydanın hemen arkasında devlet müzesi, yanında ise parlamento binası bulunuyordu. Meydanda büyük bir Manas heykeli vardı. Heykelin karşısında ise başı karlı Tanrı Dağları görünüyordu. Dağlarda kalıcı karlar olduğundan dolayı Ala Dağlar adı verilmişti. Alatov'da, başı karlı dağlardan dolayı Aladağ anlamında Alatov’dur. "Tov" dağ demektir. Alatov Meydanını gezdikten sonra Frunze Müzesi’ne gittik. Fakat müze kapalıydı. Dolaşamadım, ancak bu gezimizde dolaşmak fırsatını buldum. Sonra Bişkek’in en otantik pazarı olan Oş Pazarı’na gittik. Pazarda pek çok yerli ürün satılıyordu. Fakiri en fazla şaşırtan, yoğurdun kurutulması ile oluşan kurutların bol olmasıydı. Peynir göremedim. Ayrıca Türkiye’deki meyve ve sebzelerin çoğuna da rastlamadım. Oş Pazarı’nı dolaştıktan sonra öğrenciler fakiri Ala Arça Milli Parkı’na götürdüler. Burası Bişkek’e 45 km mesafede, Tanrı Dağları’ndan gelen bir çay vadisindeki ormanlardan oluşan bir parktı. Milli parkı dolaştıktan sonra dönüşte bir kafede mola verdik. Kırgızistan’da bizim "bişi" dediğimiz lokmalardan çok vardı. Bu lokmalar küçük yapılıyor ve yemesi kolay. Kırgızlar bu bişilere "Boorsak" adını veriyorlar. Cafede dinlenirken Güllü’ye kendi yaktığım türkü olan “Kar mı Yağmış Kazdağının Başına” türküsünü dinlettim. Beğendi. O da bana Kırgız müzikleri dinletti. Kırgız müziği dinlerken, başı karlı serin dağ havalarını hissettim.


Bişkek’e döndük. Otelime bıraktılar. Ertesi gün ise Kırgız akademisyene Issık Gölü’ne gitmek istediğimi söyledim. Sabah görevli bir öğrenci ile buluştum. Öğrencinin adı Şirgeldi idi. "Şir" aslan demek. Yani "aslan geldi" anlamında. Öğrenciler Manas Üniversitesi’nin öğrencileri. Şirgeldi ile Karakol kentine giden bir minibüse bindik. Minibüste Kırgızlar ve Ruslar vardı. Kırgızları, bizim ülkemizdeki yörüklere benzettim. Hiç yabancılık çekmedim. Minibüsle, yine Kant ve Tokmok’tan sonra Çuy Vadisi’ni takip ederek Issık Gölü’nün batı kıyısındaki Balıkçı kentine geldik. Burada Issık Gölü’nü gördük. Göl kenarında 45 km yol aldıktan sonra göl kıyısında Çolpanata kentine geldik. Burada minibüsten indik. Minibüs, gölü geçtikten sonra Kırgızistan’ın Çin sınırına yakın Karakol kentine gidiyordu. Balıkçı’dan ayrılan yol ise Narin kentine gidiyordu. Biz, Çolpanata kentinde indikten sonra göl kıyısında açılmış Ruh Orda Müzesi’ne gittik. Müze, geniş bir alan üzerine kurulmuştu. Tüm inançların tapınaklarının benzerleri vardı. Zaten adı "Ruhların Merkezi" demekti. Yani dinlerin buluştuğu yer. Müzede Cengiz Aytmatov’un ağırlığı vardı. Göl kıyısına vardım ve elimi yüzümü yudumladım. Gölün kıyısında Manas’ın eşinin heykeli vardı. Ayrıca müzede bazı ünlü filozofların da heykelleri bulunmaktaydı. Yine dünya tarihine yön vermiş büyük devlet adamlarının da heykelleri vardı. Heykeller arasında Atatürk’ümüzü de görünce çok mutlu oldum. Müzeyi dolaştıktan sonra bir lokantada yemek yedik ve bir taksiye binerek geri döndük.


Bişkek’e geldik. Ertesi gün sempozyuma katıldım. Üniversitede bir radyo vardı. Program yapıyorlarmış. Sempozyuma katılanlardan birisi ile röportaj yapacaklarmış, fakire teklif ettiler ve çok mutlu oldum. Manas Üniversitesi Radyosu’nda sempozyum ile ilgili konuşma yaptım. Sempozyum kapanış toplantısında fakire konuşma teklifi yaptılar. Kürsüde sempozyuma katılan akademisyenlere konuşma yaptım. Ertesi gün yine boş günüm vardı. Bu sefer Kazakistan’ın eski başkenti Alma Ata’ya gitmek istedim ve Kırgız akademisyenden yardım istedim. Fakat unuttuğundan Alma Ata’ya gidemedim. O gün üniversitenin yakınlarında kenti dolaştım. Caddede yürürken askeri okula benzeyen bir binanın önünden geçtim. Okulun bahçesinde Atatürk heykeli görünce çok sevindim. Ertesi gün sabah uçakla yurda döndüm.


Tekrar Kırgızistan’a gidecektim. Fakat bu sefer ülkenin güneyinde yer alan Oş kentine gidip oradan kuzeyine geçecektik. Gezimiz Oş ile başladı, Bişkek ile sona erdi. Kırgızistan’ı güneyden kuzeye doğru dolaştım. Sizlere bu gezimi anlatacağım.


(Giriş)






4 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page