top of page
Yazarın fotoğrafıKafekültür Yayıncılık

GÜRE: Kaz Dağı Eteklerinde Sarıkız'ın Köyü



Ülkemiz antik çağlardan beri yoğun nüfusa sahip bir yerdir. Yöremizde de buna uygun olarak eski çağlardan beri kurulmuş kentler bulunmaktadır. Köyümüzün kaplıcası antik çağlardan beri bilinmekte ve sağlık için kullanılmaktadır. Hatta sağlık kazanıldığı için tanrısal bir özellik yüklenmiştir. Antik dönemlerde deniz kıyı çizgisi günümüzdeki gibi değildi. Kaplıcanın bu şifa dağıtan özelliği nedeniyle kaplıcanın yanına bir kent kurulmuştur. Bu kent Astyra kentidir. Kent adını coşkun akan Güre çayından almıştır. Coşkun su anlamına gelmektedir. Yüzyıllar sonra buraya kurulacak köyümüz adını bu coşkun akan Güre çayından alarak Güre olacaktır. Güre çayı ise kaynağını köyümüzün hemen üstünde bulunan karstik kaynak Pınarbaşı’ndan almaktadır. Kaplıca yakınlarında Astyra kentinin nekropolünden çıkarılmış lahitler bulunmuştur. Köyümüz Osmanlı döneminde Midilli Adasının fethi sırasında kurulmuştur. Kurulduktan sonra adı Güre deresi olarak geçmiştir. XIX. yüzyıla kadar sadece köyümüz mevcut iken XIX. yüzyılda köyümüzün çevresinde yeni yerleşimler meydana gelmiştir. Kaplıca ise köyümüzün sınırları içinde olup Güre kaplıcası olarak ünlenmiştir. Güre iskelesi ise lodosa ve poyraza kapalı olması nedeniyle Edremit’in limanı haline gelmiştir. Çünkü Akçay limanı lodosa açıktır.


O yıllarda deniz ulaşımı yaygındır ve köyümüze ulaşım Güre iskelesinden yapılmaktadır. XIX. yüzyıl içinde Osmanlı İmparatorluğu kendisini yenilemektedir. Bu dönemde yeni bir ordu kurulmuş ve bu ordu için asker kaynağı olarak zorunlu askerlik yasası çıkarılmıştır. Bu yasa gereği dağlardaki göçebelerin iskânına çalışılmıştır. Yeni düzenlemelerle de dağlar kontrol altına alınmış ve göçebelere yasaklanmıştır. Dağda kaçak duruma düşen Tahtacı Türkmenler ile hayvancı Yörükler bu yüzyılın ortalarına doğru yerleşmeye başlamışlardır. Köyümüzün üstüne Kirlikubaş yörük obalarından Kavurmacılar obası önce Yerkese mıntıkasına yerleşmişken 1900 yılında köyümüze akın olmak için bugünkü yerine inmiştir. Bu arada Kirli Kubaşlardan başka bir oba da Çamlıbel köyünün üstüne Muratlar adıyla köy olmuştur. Köyümüzün kenarına her yıl kışlakçı gelen Tahtacı Türkmen obası ise 1880 yılındaki minare yapımı sırasında kereste temini için Yassıçalı mıntıkasına yerleşmişlerdir. Böylece köyümüzün Yassıçalı Mahallesi oluşmuştur. Kavurmacılar ise köyümüzün üstünde Gürebaşı adıyla da anılan bir köy olmuştur. Köyümüz I. Dünya Savaşı’nda pek çok şehit vermiş bir köydür. 1912 yılında ise köyümüzden Hasanbeyzade Ferhat Bey Karesi mebusu seçilerek İstanbul’a gitmiş ve orada görev yapmıştır.


Köyümüzden Banker Ali Bey ise zeytincilik konusunda ülke çapında etkili olmuştur. Ayrıca gemi sahibi olarak armatörlük de yapmıştır. Ferhat Bey’in oğulları köyümüze ilk defa buharlı zeytinyağı fabrikasını getirmiştir. Banker Ali Bey’in oğlu Sezai Bey de Güre iskelesine yöremizin en büyük zeytinyağı fabrikasını kurmuştur. Köyümüz Cumhuriyet’in ilanından sonra hızla büyümüş ve değer kazanmıştır.


1880’li yıllarda Balya madenlerini çıkaran şirket, madenlerini taşımada Güre iskelesini tercih etmiştir. 1923 yılında aynı şirket, Havran’dan Güre iskelesine kadar uzanan tren hattını işletmeye açmıştır. Güre iskelesi 1990’lı yıllara kadar Eymir demir madeninin taşındığı iskeledir. Turizmin gelişmesi ile maden taşıma işi sona ermiştir. Güre iskelesi aynı zamanda çevre köyler ile köyümüzün iş merkezidir. Zeytinyağı fabrikaları, kereste bıçkıları, tomruk depoları, balıkçı kayıkları ile ünlüdür.


1985 yılında turizm etkili olmaya başlayınca köyümüz belediye olmak ihtiyacı hissetmiştir. Fakat nüfusu yeterli gelmeyince Kavurmacılar ile birleşmiş ve Kavurmacılar köyümüzün mahallesi haline gelmiştir. Bu birleşmede Kavurmacılar’ın tüzel kişiliği sona ermiştir. 1986 yılında belediye teşkilatı kurulmuştur. 2014 yılında büyükşehir yasası gereğince küçük belediyelerin lağvedilmesi ile kapatılmıştır. Bu tarihten sonra Edremit Belediyesi’ne bağlanmıştır.


1990’lı yıllarda köyümüz ve çevresi termal otellerle dolmuştur. Termal oteller, sağlık turizmini canlandırmıştır. Güre iskelesi sakin Ege kıyı kasabası özelliği ile dikkat çekmiş ve nüfusu artmaya başlamıştır. Kavurmacılar mahallesi ise yavaş yavaş boşalırken buraya turizm sektörü el atmış ve burası yazlık konutlarla dolmaya başlamıştır. Bugün Güre köyü ile Güre iskelesi adeta konutlarla birbirine bağlanmış gibidir. Bu şekilde giderse önümüzdeki günlerde Kavurmacılar ile Güre iskelesi yerleşim olarak birleşecek gibi görünmektedir. Kavurmacılar’ın üstünde ise orman başlamaktadır.


Kaz Dağı 1991 yılında Milli Park ilan edilmiştir. Dağın milli park ilan edilmesi ile dağda orman işi yapan veya hayvancılık yapan Yörükler ile Türkmenler yine Tanzimat döneminde olduğu gibi dağda kaçak duruma düşmüşlerdir.


Dağ, bu iki gruba yasaklanmış ve giriş çıkışlar kontrol altına alınmıştır. Gerek Yassıçalı, gerek Kavurmacılar köyü Ağustos ayında Sarıkız ziyareti yaparlar. Dağın turizme açılması ile bu Sarıkız ziyaretleri de yasaklanmıştır. Dağın yasaklanması ile Kavurmacılar hayvancılık faaliyetlerini bırakmak zorunda kalmıştır. Köy zaman içinde Güre merkeze inerek ortadan kalkmıştır. Boşalan köy 1990’lı yılların sonunda turizmciler tarafından keşfedilmiş ve turizm köyü olarak yeniden inşa edilmektedir.


Yassıçalı ise önceleri Güre zeytinliklerinde çalışmaya başlamışlardır. Güre zeytinliklerinde çalışırken aynı zamanda köylerinin etrafındaki ormanları zeytinlik haline getirmişlerdir. Yassıçalı mahallesi hâlâ varlığını sürdürmektedir. Güre merkez köyü de yeni gelenlerle gittikçe çehresini değiştirmektedir. Köyün üst bölümleri yeni yazlık konutlarla dolmuş durumdadır.

Şu anda köyümüzde üç tane zeytinyağı fabrikası çalışmaktadır. Köyümüzün merkezi olan Güre, manav köyü; Yassıçalı, Tahtacı Türkmen köyü; Kavurmacılar, sünni Yörük köyü; Güre iskelesi ise Selanik’ten gelen muhacırlardan oluşmaktadır. Bu farklı gruplar yıllarca kardeşçe geçinerek beraberliğin çok güzel örneklerini vermişlerdir. Turizmin gelişmesi ile köyümüz ve iskele ülkemizin farklı yörelerinden gelen insanlarla dolmaktadır. Her gelen yöremize uyum sağlayarak birlik beraberlik içinde kardeşçe yaşamaktadır. Bizler Güre köyünü elimizden geldiği kadar tanıtmaya çalıştık. Mutlaka eksiklerimiz olacaktır. Amacımız gelecek kuşaklara bu köyde insanların yaşadığı ve burada bir tarihin olduğunu göstermektir. Amacımıza bir miktar ulaşabildiysek bizlere ne mutlu.


(Sonsöz)















17 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Komentarze


bottom of page